

GÜZEL OYUN
Sporla ilgileniyorsanız ve özellikle futbol sizi birçok açıdan cezbediyorsa şu aralar pek memnun olduğunuz söylenemez değil mi ? Kötü niyetli insanlar tarafından yanlış bir şekilde kullanılan VAR sistemi (video hakem uygulaması) zaten sorunları olan Türk futboluna destek yerine köstek olmaya başlamışken aslında güzel oyunun en temel eksiğini görmezden gelmekteyiz:
ALTYAPI ve spor yapmaya çalışan ÇOCUKLARIMIZ. Kolay mı peki altyapılarda çocuklarımızın yetişmesi ve futbolcu olması kesinlikle HAYIR ! “Her şeyden önce çocuklar çok iyi beslenecek. Kesinlikle antrenmanları kaçırmayacak. Hem okulu hem de futbolu birlikte yürütecek. Antrenman sonrası sınavları varsa o akşam, o yorgunlukla gelip ders çalışacak. Rakipleri sadece karşı takım oyuncuları değil kendileri de takımda şans bulmaları için çok mücadele edecek. Formasyonu olup da pedagojik yönü eksik olan bir hocaya denk gelmişse adaleti de sorgulamaya başlayacak tabii ki. Akranları ve arkadaşları gezerken onlar ter dökecek.
Anneler her gün antrenman kıyafetlerini yıkayacak. Tüm ev işlerine, çalışan anneler hem çalışma hem de ev işlerine ek olarak, farklı ve ücretsiz bir işe müdahil olacak. Baba zaman buldu mu baba, bulamadıysa anne antrenmana getirecek. Her antrenmana gelişleri zaman ve para demek. Futbol kulüplerinin adaletsiz ücret politikaları yüzünden neredeyse bir çocuğa aylık masrafınız hocasının maaşı kadar olabiliyor. Bir kramponun (futbol ayakkabısı) fiyatı 800 ile 1500 TL arasında değisiyor. Maddi imkanlar çok zorluyor birçok aileyi. Manevi olarak da kayıplar var. Tabii bu ailenin beklentisi ile alakalı olsa da yine de bunun bir parçası. Okul eğitimindeki sınavlar yüzünden stresi çocuklar çekerken sahalarda da aileler çekiyor.”
Tüm bu sıkıntıların üzerine çocuklara imkansız hayaller kurdurup bunlar gerçekleşmeyince de o çocukların ortada bırakıldıklarını ; menajerle çalışan altyapı hocalarının bu çocukları sürekli “büyük takıma gideceksin, sende o potansiyel var” diyerek her sezon amatör takımlar arasında transfer yaptırdıkları, bu transferlerden kendilerine pay aldıkları, çocukların yaşı 17-18 olunca olup da söylenenler çıkmayınca durumu fark ettikleri ve o saatten sonra futbolcu olma hayaliyle terk ettikleri eğitim yaşantılarına da dönemeyip vasıfsız bir işin ucundan tutmaları…Yazık gerçekten.
Bakarsanız, kağıt üzerinde her şeye sahibiz. Altyapı tesisleri, antrenörler, organizasyonlar, malzemeler… Ancak biraz yaklaşınca tesis diye nizami saha boyutundaki bir halı saha; antrenör diye ya futbolu seven ve çocuklar boş kalmasın diye fedakarlık gösteren ama bilgi birikimi yetersiz olan hocalar ya da teorik bilgisi kuvvetli ama insan ilişkisi hayli sorunlu bir personel; organizasyon diye laf olsun diye yapılan, çocukların sahaya adeta sürüldüğü, sadece sonuç odaklı ve taktikten uzak bir futbolun oynandığı yarışmalar ve malzeme diye sene başında verilen ve piyasadaki en alt kalite seviyesine sahip bol petrol malzemeli ürünler…
Bir de buna kulüpler değil de kendileri kazansın diye yönetim kurullarına aday olan, futbolu yöneten insanlar ve oyunu sadece Süper Lig seviyesinde takip eden ve oradaki ucuz rekabetten beslenen bir taraftar güruhunu ekleyin. Bir de bu kadar işsiz ve meslek kaygısı olan milyonlarca çocuk ve genç varken siz gidip; örneğin nüfusu sadece 84 bin kişi olan İzmir'in Tire ilçesine 15 bin kişilik stad yapıp 70 MİLYON TL harcarsanız (Tirenin futbol takımı amatör ligde bu arada) işlerin bu kadar yürümesi bile ufak çaplı bir mucize oluyor aslında…İşte o mucize yetmiyor o güzel oyuna. Sorun yine bakmak ve görmek arasındaki farkta... BİR GÜN GERÇEKTEN GÖRMEK UMUDUYLA... Sevgiyle kalın...

The great explorer of the truth, the master-builder of human happiness no one rejects dislikes avoids pleasure itself because it is pleasure but because know who do not those how to pursue pleasures rationally encounter consequences that are extremely painful desires to obtain.
Read More